Aile İçi Çatışmaları

Aile İçi Çatışmalar, nedenleri ve çözüm yolları

Aile, her yönden etkileşim içerisinde olan, yaşayan bir organizmadır. Nasıl ki bedenimizdeki bir sorun diğer organların ritmini, işleyişini ve fonksiyonelliğini etkilerse, ailede de durum aynıdır. Ailede iletişim ve bununla beraber etkileşim en önemli konudur. İletişimin olmadığı aile üyeleri içinde yetki paylaşımı vardır. Aile içi ilişkilerde uyum ve işbirliği sorunları, sevgiyi, saygıyı ortadan kaldırmakta iletişim çatışmalarına yol açmaktadır. Çatışma yapısı gereği her iki tarafa zarar vermektedir. Bireylerin duygusal, fiziksel örselenmesine yol açmaktadır. Çatışma ve şiddet, kocanın kadını küçümsemesi, öz güvenini yitirmesine yol açması, aşağılayıcı sözler söylemesi, kadını çocukları konusunda kendini suçlu hissetmesine yol açması, dayak ya da ölümle tehdit etme, terk etme tehdidi aile ya da arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermemek şeklinde erkekten kadına yönelik şiddet gözlenebilir. Şiddetin egemen iletişime dönüşmesi kadının erkekten uzaklaşmasına ve içe kapanmasına yol açmaktadır.

Çatışma Nedenlerini başlıca sebepleri şöyle sıralayabiliriz;

  • Aileyi ve bireyleri ilgilendiren konular üzerinde yüzeysel konuşma.
  • Aşırı soru sorma, yersiz şüphe ve tereddütler.
  • Yapay ilgi gösterme. Konuşma ve izah etme olmadan, karşı tarafın hareketlerini, düşüncelerini yorumlamaya ve tahmin etmeye çalışma.
  • Geçmişteki üzücü ve tatsız olayların sık sık gündeme getirilmesi.
  • Sorulan soruları cevapsız bırakma. Bireylere söz ile baskı kurmaya çalışma.

Aile İçi Çatışmaya Neden Olan Genel Sorunlar

1. Kadın, erkek birlikteliğinden kaynaklanan psiko-sosyal sorunlar: Gelenek, görenek, dinsel inançlar, ahlak yaptırımları, sosyal değerler v. b. gibi çok boyutlu süreçler etkileşiminden doğan sorunlar.

2. Birlikte yaşamı sürdürmeye yönelik sosya-ekonomik sorunlar Araştırmalardan çıkan genel bir sonuç olarak alt sosya-ekonomik kesimdeki ailelerde, çatışma ve uyumsuzluk nedeni, daha çok maddi gereksinimler ve saldırganlık olarak, orta ve üst sosyo-ekonomik kesimde ise duygusal etkileşim ve psikolojik faktörler olarak gösterilmektedir. Ayrıca, her iki faktörün önemli olduğu evlilik çatışmaları da sayıca kalabalık bir grubu oluşturmaktadır. Erkeğin ailede çalışan tek kişi olduğu durumlarda, kumar, içki ya da tembellik gibi durumlar, ailenin maddi olanağını sağlayamadığı şikâyeti, çoğu zaman altta yatan ve gizli kalmış duygusal sorunları da beraberinde taşımaktadır.

3. Ana-baba ve çocuklarla, ana-babanın yakınlarıyla ilgili sorunlar; Buna üç kuşak birlikteliğinden doğan sorunlar da diyebiliriz. Özellikle bizim toplumumuzda, geleneksel aile ilişkilerinde bu üç kuşak çatışmasından doğan sorunlar zaman zaman evliliğin sarsılmasına ve bozulmasına neden olabilmektedir. Örneğin, kayın valide-gelin ilişkilerinde meydana gelen çatışmalar.

4. Karı-kocanın cinsel sorunları Eşler arasındaki çatışma kaynaklarından önemli olan bir neden de, cinsel ilişkinin paylaşılması ve doyum sağlanmasıdır. Eşlerin cinsel ilişkiden hoşlanabilmeleri ve doyum sağlayabilmeleri için birbirine karşılıklı olarak uyarabilmeleri ve cinsel duyguları paylaşmaları gerekir. . Eşlerin cinsel ilişkinin tadını çıkaramamalarının nedenlerinin temelinde, birbirlerine karşı çekingen davranmaları ve cinsel ilişkinin kimin tarafından kontrol edileceği sorunu yatmaktadır. Eşler arasındaki bütün cinsel anlaşmazlıklar çeşitli şekillerde gelişebilir. Örneğin, bir koca yalnızca kendi canı istediği zaman karısına yaklaşabilir ve onunla sevişmek isteyebilir. Kadın ise bu tür ilişkinin kendisini incitebilir konuma ittiğini belirterek kocasının isteklerine karşı çıkabilir.

Karı-kocanın isteklerini, birbirlerine açıkça ifade edebildikleri durumlarda çatışmaların çözümü nispeten kolay olmaktadır. Ancak, cinsel ilişkiye öncülük etme konusunda, farklı alt kültürlerde, toplumsal değerler ve cinsiyet rolleri arasında da önemli farklar bulunmaktadır. İlişki biçimlerinden birinde ya da bir kaçında çatışmaları olan karı- koca arasında, cinsel sorunların da ortaya çıkması kaçınılmazdır. Çünkü insanda, özellikle kadınlarda cinsel yaşam, ruhsal olaylarla çok sıkı ilişki içindedir. İnsanda cinsel işlevlerin hepsi ruhsal-cinsel işlevlerdir. Böyle olduğu için de karı-koca arasındaki cinsel sorunlar, diğer sorunlardan soyutlanmayan ve çoğu güncel evlilik sorunlarından kaynaklanan özel bir iletişim biçimidir.

ÇİFTLER ARASINDA İLİŞKİDE ÇATIŞMAYA YOL AÇAN OLAYLAR

Yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre evli kadınların sürekli sorun olarak yakındıkları ve karı-koca ilişkilerim bozan, insan insana ilişkide çatışmalara yol açan konular şunlardır.

1. Evli kadınlar, kişi olarak kendi varlıklarını ortaya koyamadıklarından, özellikle insan olarak kendilerine kocaların yeterince değer vermediklerinde yakınmaktadırlar.

2. Karı-koca arasındaki iletişim yetersizliğinden kaynaklanan bazı sorunlarının çözümüne ulaşmadan devam ettiğini, bu yüzden sık sık tartıştıklarını buna rağmen esas sorunlarının ne olduğunu bir türlü ortaya koyamadıklarını ileri sürmektedirler.

3. Sağlıklı bir iletişim kuramadıkları için, karı-koca birlikte ortak bir amaca ulaşma yerine, birbirlerine zıt davranmaktadırlar. Böylece ortak bir amaç uğrunda birlik ve beraberlik kuramamaktadırlar.

4. Eşlerin ana-babaları ve yakın akrabaları, karı-kocanın evlilik ilişkilerini olumsuz yönde etkiliyorlar.

5. Karı-koca evde kimin ne yapacağı konusunda anlaşamadıklarını bu anlaşmazlık ilişkilerinde soruna neden oldukları belirlenmektedir.

6. Eşler biri ya da her ikisi, topluluk içinde birbirlerine karşı gösterdikleri ilgisizlikten ve kırıcı davranışlardan yakınıyorlar.

7. Dışarıda çalışmayan, bütün gününü ev içinde geçiren evli kadınla
kocaları akşam eve gelince bütün gün evde neler olup” bittiğini sormadıklarından ve kendileriyle ilgilenmediklerinden yakınmaktadırlar.

8. Evde çalışan kadın, kocasının dışarıda günü nasıl geçirdiğini merak etmektedir. Fakat kocası dışarıda yaşadıklarını kendisiyle paylaşmadığından yakınmaktadır.

Aile İçindeki Kuşak Çatışması

Kuşak çatışmaları genellikle genç yaş grubu üzerinde odaklanmaktadır. Çünkü gençlik döneminde duygular yoğundur ve sürekli dalgalanma gösterirler. Gençler sevinçle üzüntü, sevgi ile nefret arasında gidip gelirRuhsal tepkilerinde aşırılık, davranışlarındaki çelişki bu döneme özgü bir bocalamanın belirtisidir. Gençler, bir yandan içinden gelen dürtülerini dizginlemeye çabalarken öte yandan çevresi ile çatışmaya girebilir. İç dünyası ile dış dünya arasında dengeler kurmaya çalışır. Gençler, kendine özgü yaşamak istemekte, bağımsızlığını kazanmaya çabalamaktadır.

Gencin aradığı yeni bir kimliktir. Ben neyim? Kimim? Nasıl bir insan olmalıyım sorularına yanıt arar. Bir kişi ve bir birey olarak ana babasından değişik özellikleri olduğunun bilincine varır. Kendisine ve çevresine eleştirici bir gözle bakar. O güne dek yanılmaz ve kusursuz tanıdığı ana babasını yeni bir değerlendirmeden geçirir. Onlarda hiç görmediği eksikler, beğenmediği yanlar bulur. Öğütleri saçma, koydukları kuralları sıkı, yasakları anlamsızdır. Ne eğlenmesini bilirler, ne de giyinmesini, kısacası yaşamasını bilmezler.

Yetişkinler ve yaşlılarda ise durum tam tersinedir. Onların kişilikleri oturmuştur. Ne istediklerini ne giyeceklerini bilirler. Öyle ki bu durum artık otomatiktir ve çoğu kural onlar için değiştirilemez bir hale gelmiştir.

Gençlerde gördükleri ve beğenmedikleri, onlara yabancı gelen şeyleri eleştirme haklarını yaşlarının ve tecrübelerinin etkisiyle eleştirirler. Buda ortaya içinden çıkılmaz ve çatışmalı bir durum çıkarır. Eğer bu üçlü aynı evi paylaşıyorsa durum içinden çıkılmaz bir hal alır.

Kuşak çatışması genel anlamda üzülecek değil sevinilecek bir olgudur. Gençlerin atılganlıkları, coşkuları, hatta hayalcilikleri gelişmelerin, yeniliklerin kaynağıdır. Gençler toplumsal yaşamda, sanatta ve yarında yeniliğin, değişikliğin ardında koşmasalardı ilerleme olmazdı. Bu nedenle gençlerin yetişkinlerle karşıtlığını ortadan kaldırmak yararlı bir sonuç sağlamaz. Önemli olan bu çatışmayı toplumun faydasına kullanabilmektir.

Sohbeti Aç
Sorularınız mı var?
Şahin TORGUT'a Ulaşın..
Merhaba
Yardıma mı ihtiyacınız var?